Yarın Özel Birgün Olmalıydı...
Aşağıya doğru düşüyorum, elimde ip yok.. Korkmak istiyorum, ama o kadar alıştım ki buna, artık korku bile uzaklaştı. Hissizim. Her şey o kadar düz ve soğuk ki... Sadece kabulleniyorum. İçimde derin bir huzursuzluk var, adını koyamadığım bir rahatsızlık. Ellerimi ve dizlerimi titreten o ince, keskin sızı... Tıpkı her gece verdiğim o ağır nefesler ve sessiz çığlıklar gibi. Güzel hisler... Ne kadar kısa ve geçici olduğunu fark ediyorum her defasında. En son ne zaman gerçekten mutlu oldum, hatırlamıyorum. O anlar sanki benden çok uzak, silik ve bulanık birer hatıra gibi. Ve yarın… Yarın mı? Yarın'a karşı hissettiğim şey o kadar büyük bir kayıtsızlık ki. Ama bu umursamazlığın bile içimi acıttığını fark ediyorum. Beklentisizlik… Sanki yarına dair tüm umutlarım benden çoktan vazgeçmiş ya da ben onlardan vaz geçmişim gibi. Yanıyorum. Yanıyorum. Küllerim savruluyor, ve o küllerin içinde seni buluyorum. Öyle hafif, öyle gerçek dışı bir his ki… Ama yakıyor. Her seferinde biraz daha derine,